1960’larda Paris’in Arap Mahallesi de denen yoksul bir kenar semtinde yaşayan ergenlik çağındaki Musevi çocuk Momo (Pierre Boulanger) annesi ve erkek kardeşi tarafından terkedilir. Birtakım psikolojik sorunları olan babası da kendisi ile fazla ilgilenmemektedir. Bütün gün kendi başına kalan Momo çeşitli din ve etnik gruplardan ve alt gelir grubundan insanın birarada yaşadığı mahallede bulunan genelevlerdeki fahişelerle arkadaşlık edip aylak aylak dolaşır. Arada bir de Arap olduğunu zannettiği Müslüman bakkal İbrahim’in (Ömer Şerif) dükkânından ufak tefek şeyler aşırır. Bu küçük hırsızlıkların farkında olan ama ses çıkarmayan İbrahim bey oldukça ilginç bir insandır. Basit görünüşünün altında mistik bir felsefi derinlik taşımaktadır. Momo’ya şefkatle yaklaşır ve zamanla aralarında sıcak bir dostluk gelişir. İbrahim bey aslında Türk’tür, Fransa’da Müslümanlar genellikle Arap oldukları için kendisine bazıları “Arap bakkal” demektedirler. İbrahim bey Momo’ya Arap ve Müslüman olmanın farkını anlatır. Sufizm felsefesini benimsemiş bir Müslüman olan İbrahim bey sık sık ona Kur’an’dan pasajlar okur, mutluluk ve yaşam felsefesi ile ilgili öğütler verir. Momo’nun babası intihar edip ölünce de onu evlat edinir. Bir araba satın alan İbrahim bey, evlatlığı Momo ile birlikte doğduğu topraklara, yani Anadolu’ya doğru şiirsel bir yolculuğa çıkarlar.